Ömür Boyu İslam ile Tanışmamış Kişilerin Durumu
Afrika’nın ilkel bir kabilesinde doğmuş bir insandan Tanrı nasıl kendisine iman bekler? İslam’la hiç tanışmamış birinin sorumluluğu nedir? Bu sorular, çoğu insanın zihnini meşgul eden önemli meselelerdendir. Ancak, Kur’an’a baktığımızda, Rabbimizin tüm insanlara adil ve merhametli davrandığını ve hiç kimseyi haksızlığa uğratmadığını görürüz.
Tanrı Hakkında İçgüdüsel Bilgi ile Doğarız
Tüm insanlar, dünyaya gelirken tek bir Tanrı’ya tapma doğal içgüdüsüyle yaratılmıştır. Rabbimiz, bizleri bu içgüdüyle donatmış ve yaratılışımızın başında kendisine şahitlik ettirmiştir:
[7:172] Hani Rabbin Âdem’in soyundan gelen herkesi toplamış ve onlara kendileri için şahitlik ettirmişti: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Hepsi de “Evet. Biz şahitlik ediyoruz” dediler. Böylelikle, Diriliş Günü’nde “Biz bunun farkında değildik” diyemezsiniz.
Bu ayet, her insanın aslında Tanrı’yı tanıdığını ve O’na iman etme potansiyeline sahip olduğunu gösterir. Hiçbir insan, “Ben bilmiyordum” diyerek mazur görülemez. Rabbimiz, herkese bu bilinci vermiştir ve her insan doğuştan bu içgüdüye sahiptir.
[7:173] Şunu da diyemezsiniz, “Putperestliği yapan atalarımızdı, biz sadece onların izinden yürüdük. Bizi başkalarının yaptığı bidatlerden dolayı mı cezalandıracaksın?”
[7:174] İnsanların kendilerini günahtan kurtarmalarına olanak sağlamak için vahiyleri bu şekilde açıklarız.
Bu ayetler, kimsenin atalarını veya çevresini bahane ederek sorumluluktan kaçamayacağını göstermektedir.
Tek Tanrıcılık: Doğal İçgüdü
İnsanlar, saf fıtratlarında yalnızca tek Tanrı’ya yönelmek üzere yaratılmıştır. Ancak zamanla bu fıtrat bozulur ve insanlar sapkın inançlara yönelir. Fakat Rabbimiz, insana içsel bir rehberlik sistemi sunmuştur:
[30:30] Bu nedenle, kendini koyu tek tanrıcılığın dinine ada. İşte böyledir TANRI’nın insanların içine yerleştirdiği doğal içgüdü. TANRI’nın bu tür yaratışı asla değişmeyecektir. Mükemmel din budur, fakat insanların çoğu bilmez.
Bu ayetten anlıyoruz ki, tek Tanrı inancı insanın özüne yerleştirilmiştir. İnsan doğuştan bu inanca yatkın olduğu halde, çoğu insan bu hakikatten habersizdir veya dünya hayatındaki etkilerle bu fıtratı unutmaktadır.
[30:31] O’na teslim olun, O’na derin saygı duyun, İletişim Dualarını (Namazı) yerine getirin ve—ne yaparsanız yapın—asla putperestliğe düşmeyin.
İbrahim Peygamber: Tek Tanrıcılığın En Güzel Örneği
Bu konudaki en büyük örneğimiz İbrahim Peygamber’dir. O’nun zamanında ne Kur’an vardı ne de Tanrı’dan doğrudan inmiş bir kitap. Üstelik, putperest bir toplumun içinde doğmuştu. Fakat Rabbimiz, sonsuz merhametiyle O’nu doğru yola ulaştırdı ve tek Tanrı inancına yöneltti.
İbrahim, içinde bulunduğu toplumun yanlışlarına rağmen kendi içgüdüsüne ve Tanrı’nın ona ilham ettiği doğrulara sarıldı. Kur’an’da O’nun putlarla olan mücadelesi detaylıca anlatılır ve tek Tanrı inancına yönelmesi vurgulanır.
Rabbimiz en merhametli olandır. O’nun rahmeti ve adaleti sınırsızdır. Bu yüzden, hiçbir insan adaletsizliğe uğramaz. Tanrı, her kuluna hakikati gösterir ve doğru yolu bulması için gerekli işaretleri sunar.
Sonuç olarak, İslam ile hiç tanışmamış bir kişi bile, Rabbimizin içgüdüsel olarak insanlara verdiği tek Tanrıcılık anlayışıyla doğru yolu bulabilir. Tanrı’nın adaleti mükemmeldir ve O, hiçbir kuluna zulmetmez.
[37:182] Kâinatın Rabbi olan TANRI’ya övgüler olsun.
- Bu konuya cevap yazmak için giriş yapmış olmanız gerekmektedir.